DOLAR 39,9052 EURO 46,9246 STERLİN 54,8720 GRAM ALTIN 4.228,45 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.566
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Tolgay Ataokay

Tolgay Ataokay

tolgay.ataokay78@gmail.com

Tüm Yazıları

Ya İstiklal ya ölüm!

Giriş: 07.07.2025 16:21 | Güncelleme: 07.07.2025 16:31
Paylaş

Ya İstiklal ya ölüm!

 

Adalet istiyorum, özgürlük istiyorum!

Bu ülke adaletsizlik anlamında çok olay yaşadı ama bu başka bir seviye!

Bu bölüm sonu canavarı!

 


****

 

Hayat çok garip bir yere evrildi…

Geçen günlerde kaldırımda bana yol veren motorcu kardeşe teşekkür ederken buldum kendimi…

Kaldırımda!

Ki o ben; daha birkaç ay önce arabayla yaya geçidinde durduğumda teşekkür edenlere camı açıp; “Teşekkür etmeyin, bu zaten sizin hakkınız” diyen insandım…

Geçim derdi, siyasi karmaşa, yok sayılmak, ötekileştirilmek, insanların farklı bir psikolojiye evrilmesini sağladı…

Sollu, sağlı giriştiler psikolojimize!

Gerçi geçmişte de göbekten dalıyorlardı…

Bu kadar mıydı tabii ki değil…

Hayatla ilgili bu yozlaşmanın AKP sebebiyle olduğunu düşünenler, konuyu oraya yansıtanlar olabilir…

Özgürlükle ilgili çok ayrı bir seviye der sonuna kadar katılır, yozlaşmada ayrılırım!

Ben doğmadan bir yıl önce yazılmış kitapla başlayacağım, 77 yılında Uğur Mumcu’nun kaleme aldığı Sakıncalı Piyade, tam olarak günümüzü anlatmıyor mu?

Gelelim yaşadığım, hatırladığım, algıladığım döneme…

Öncelikle 1989 yılında Bulutsuzluk Özlemi’nin ilk defa bir konserde söylediği sonrasında da ‘Uçtu uçtu’ albümüne aldığı Acil Demokrasi şarkısını hatırlatırım…

9 sene sonrası var bir de:

‘YÖK’ün Yıldönümü!

 

İndi kalktı coplar

Kollar yoruldu

Kızlar tekmelendi

Yerlerde süründü

YÖK'ün yıldönümüydü

 

Yerlere uzattılar

Yaka paça tuttular

Otobüse doldurup

Merkeze kapattılar…

YÖK'ün yıldönümüydü…

 

Altı Kasım Doksanaltı

Bu hep aklımda kaldı

Ye nokta Ö nokta Ke

Yani YÖK

YÖK'ün yıldönümüydü”

 

YÖK’ü çıkar Gezi koy, YÖK’ü çıkar 23 yılı koy, YÖK’ü çıkar bizi koy!

Araya bir de 93’teki Madımak Katliamı’nı anlatan Moğollar ‘Issızlığın Ortasında’ koyalım!

Daha birkaç gün önce, bence çok anlamsız ve gereksiz olan bir karikatür için şeriat isteyen orklar 93’ten fışkırıp mağaralarından çıktı!

Bu toprakların Tükçesi’nden iyi İngilizcesi olan ilk kadın Başbakanı’nın bulunduğu 93 yılından!

Gerçi çoktandır dışarıdaydılar büyük bir özgüvenle, Sauron’dan aldıkları güçle!

Abilerimiz ablalarımızın, ‘ya şunu da yazsaydın’ dediğini duyar gibiyim!

Benim örneklerim bu kadar, hiç sevmedim siyaseti de siyasetçiyi de!

Soundgarden’ın Black Hole Sun klibindeki gülen yüzler gibi, hep korkutucu…

Gelelim öze;

Bu toplumun ayarlarında solundan sağına ayırt etmeksizin bir arıza olduğunu düşünüyorum artık!

Ülkesini seven bir insana yurtdışına gitmek istiyor diye ‘s.ktir git’ deyip, ‘ne oldu, ne kırdı kardeşim seni’ demediğin sürece de bu konu hallolmayacak!

Evinde kumandayla oturup, takma dişleri sebebiyle ağzını sürekli şaprdatan ‘Sözcü’ hafızalı amca, teyzenin ‘Gidecek tabii’ cümlesiyle de hallolmayacak!

‘Böyüg oyun oynanıyor yeeenim’ diyen çizgili tişörtlü dayıyla hallolmayacağı da kesin!

Samimiyetten uzak siyasetçiler bu toplumsal kaosu, bölüşmeyi ve gazı çok güzel kullandılar, kullanıyorlar!

Yok birbirlerinden farkları!

Aynada birbirlerine bakar gibiler!

Toplum olarak da biz aynayız!

Trafikte saygı yok, toplu yaşamda saygı yok, sokakta saygı yok, sırada saygı yok, yaya geçidinde saygı yok, mekanda saygı yok vb.!

Bu kadar saygıdan uzak bir toplumda, siyasetin bize saygı göstermesini beklemek mi?

Bir devinim olduğu kesin!

Benim umudum çok azaldı!

Ama halen buradayım, kızım için, ailem için, kendim için!

Bize hizmet etmesi gereken kişilere hizmet eder duruma gelmişiz ve bu ülke insanının uyanması için gerçekten büyük bir mucize gerekiyor…

Onlar şu anda kutuplaşmada saf belirlemekle, kuralsızlıkla, yaşadığı baskıyı, baskı yapabileceği insana yansıtmakla, renk fark etmeksizin gücün yanında olabilmekle meşgul!

Bir kesim din ile diğer kesim de Atatürk’le uyutuluyor!

Ve ben buna çok üzülüyorum…

Kutuplaşma arasında da patır patır gözaltılar oluyor…

Dinozor Sorumlusu Melih Bey’in;

Bir anda yok olabilip, bir anda çıkabilen defin uzmanı Recep Bey’in serbestçe dolaştığı dünyada bazı belediye başkanlarının içeride olması insan olarak, sadece insan olarak koyuyor!

Adalet istiyorum, özgürlük istiyorum!

Bu ülke adaletsizlik anlamında çok olay yaşadı ama bu başka bir seviye!

Bu bölüm sonu canavarı!

Ve işin ilginci canavarın da kim olduğunu bilmiyor bir kesim!

Sıkıntıda odaklandığınız kişi, belki de gerçek sıkıntıyı yaratmayan kişidir!

Belki yıllardır, insanlar değişmesine rağmen aynı şeyi yaşamışızdır, sıkıntıyı hükümetler değil de tam üstte ipleri oynatanlar yaşatmıştır…

Çok Bulutsuzluk Özlemi’nden bahsettik!

“Biliyorum seni saran o çemberi

Biliyorum özgürlük emek ister...”

Emek vereceğiz!

Kendimiz için!

Çocuklarımız için!

Kızım tacize uğramasın, bu normalleşmesin diye…

Kızım sokakta rahatça dolaşabilsin diye…

Kızım ‘o saatte sokakta ne işi varmış’ denmesin diye!

Kızım bedevi ikliminde yaşamasın diye…

Kızım insanca yaşayabilsin diye…

Kızım bir insan olarak özgürce inancını yaşayabilsin diye…

Kızım demokrasiyi gerçekten yaşasın diye…

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: Ya İstiklal, ya ölüm!

Kendimizi geçtik; bizim üzerimizden fena geçtiniz çünkü!

 

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Ya İstiklal ya ölüm!
Nâzımla buluştuğum an!
En kısa çöp senin için çekildi!
Vur tekmeyi hepimize!
Bir Europe meselesi

Diğer Yazarlar

Günnur Ekşi Ataokay
Mustafa Çokran
Tolgay Ataokay
Uğur Korkmaz

Haber Arama