The Middle East Eye’ın aktardığına göre BM sözcüsü Thameen Al-Kheetan, ölümlerin 674’ünün GHF’ye ait yardım bölgelerinde görüldüğünü söyledi. Yaklaşık 201 kişiyse BM veya başka kuruluşların yardım tırını beklerken öldürüldü.
Al-Kheetan, bu verinin sağlıkçılar ve insan hakları örgütleri gibi çeşitli güvenilir kaynaklardan toplandığını belirtti.
GHF ise bu sayıları reddediyor ve BM’yi yanlış bilgi yaymakla suçluyor.
Üstelik GHF oldukça düzensiz işliyor, hatta kimi zaman yalnızca bir saat çalışıyor. Örneğin bir tesis açıldığını Facebook’tan duyurduktan sadece sekiz dakika sonra stokunun tükendiğini bildirmişti.
Dolayısıyla bu tesislerdeki ‘ilk gelen kapar’ mantığı, açlıkla mücadele eden insanların kavga etmesine ve kaosa yol açıyor.
İnsanlar yardım noktalarına nasıl erişiyor?
Erişim çok tehlikeli. Filistinliler bazen çatışma bölgelerinde kilometrelerce yürümek, biyometrik kontrol noktalarından geçmek ve ailelerine ağır erzak taşımak zorunda kalıyor.
Özellikle yaşlı, yaralı ve engelli insanlar için imkansız bir yolculuk.
Yardım kutularında ne var?
Yardım kutuları açlıkla mücadele eden insanların ihtiyacını gidermiyor. Dünya Gıda Programı, kişi başına günlük iki bin 100 kalori alınmasını öneriyor. İsrail ise Filistinlileri bin 600 kaloriyle sınırlıyor.
GHF paketleri yaklaşık bin 750 kalori sunuyor. Fakat bu, besin ihtiyacının çok altında ve kutular temiz su, ilaç, battaniye veya yakıt içermiyor.
Bölgeye giden bir Al Jazeera muhabirinin aktardığına göre bir GHF yardım kutusunda şunlar var:
Dört kilo un
Birkaç kutu makarna
İki kutu bakla
Bir paket çay
Birkaç bisküvi
Ayrıca bazı kutularda mercimek ve küçük çorba karışımı bulunuyor, tabii miktar asgari düzeyde.
Yardım bekleyenler bilerek mi vuruluyor?
İsrail’in ‘The New York Times’ı diye bilinen Haaretz gazetesine anonim konuşan bir İsrailli asker, Filistinli kalabalığa ‘tehdit teşkil etmeseler bile’ ateş açılmasının emredildiğini söyledi:
”Tanklardan makineli tüfeklerle ateş açtık, el bombaları attık. Mesela sisin içinde ilerlerken bir grup sivilin vurulduğu bir olay vardı.”
Geçen hafta Sky News televizyonuyla kamera önünde söyleşen bir İsrailli asker, sivillere ateş açma kriterinin komutandan komutana değiştiğini söylemişti:
“Mesela sorumlu olduğumuz bir bölge var ve emir şu: ‘Buraya giren herkes ölmeli.’ Eğer alana girerlerse, onları tehlikeli sayıp öldürmemiz gerekiyor. Kim olduğuna bakmaksızın…”
Yorumlar