Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın geçtiğimiz hafta dile getirdiği ve genel olarak muhalefetin elinde bulunan belediyelerin yetkilerinin kısıtlanacağı algısı aratan yerel yönetim reformu hazırlıklarına ilişkin önemli uyarılar taşıyan bir yazı kaleme aldı.
BursaMuhalif‘te yayınlanan yazıda kamuoyuna yansıyan ve özellikle muhalefetin elindeki belediyelerin yönetimlerinde geleceğe dair kuşkular yaratan reform çalışmasına ilişkin görüşlerini özetleyen Halisçelik, bazı bölümlerde önemli uyarılarda bulundu.
Halisçelik’in bazı uyarıları şöyle:
“Sayın Cumhurbaşkanı'nın, büyükşehir olmayan yerlerde vali ve kaymakamların daha aktif hale getirilmesi gerektiğine dair beyanı, yerinden yönetim ilkesi ile merkezi vesayet mekanizmaları arasındaki anayasal dengeye dair soru işaretlerini artırmaktadır. Bu durum; yürütme organının yerel idareler üzerindeki tahakkümünü artırabilir ve idari vesayet mekanizmasının yeniden güçlendirilmesine yönelik bir eğilim olarak okunabilir.
Kamu yönetiminde etkinlik ve koordinasyon elbette önemlidir; ancak bu etkinliğin demokratik temsil ve yerinden yönetim ilkeleriyle dengelenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Mülki idare amirlerinin, halkın doğrudan oyuyla seçilen yerel yöneticilerin yerine ikame edilmesi ya da onların faaliyetlerini gölgeleyici bir yetki çerçevesiyle donatılması, demokratik meşruiyetin erozyona uğraması sonucunu doğurabilir. Demokratik temsiliyetin gölgesinde yeni bir vesayet modeli olarak da algılanabilir.
Bu bağlamda reform adı altında atılacak adımların, kamu yönetiminde “hiyerarşik kontrol”ü değil, “demokratik hesap verebilirlik” ilkesini esas alması gerekmektedir.”
MALİ DİSİPLİN ADINA
MALİ VESAYET Mİ?
Belediyelerin mali disiplin sorunlarına yönelik uyarılar ve kaynak kullanımında şeffaflık çağrısını yerinde bulmasına karşın, bu eleştirilerin çözüm adresi olarak merkezi idarenin mali yetkilerini artıracak düzenlemeler önerilmesinin idari özerklikle bağdaşmayan bir mali vesayet mekanizmasının tesisine yol açabileceğine dikkat çeken Halisçelik, “Doğru yöntem; Sayıştay denetiminin etkinleştirilmesi, iç denetim sistemlerinin kurumsallaştırılması ve performans esaslı bütçeleme modellerinin uygulanmasıdır. Aksi halde mali denetim, müdahale aracı haline dönüşebilir” ifadelerini kullandı.
"TAHAKKÜM ARACINA DÖNÜŞÜR"
Doç. Dr. Halisçelik’in yazısında dikkat çekici bazı diğer bölümler ise şöyle:
“Kamu hizmetinin sağlanmasında merkezi yönetim ve yerel yönetim kuruluşları birbirinin ikamesi değil tamamlayıcısıdır.
…Kayyum atamaları, uluslararası yerel yönetişim normları çerçevesinde, yalnızca yargı kararlarıyla ve son çare olarak uygulanabilir bir yöntem olmalıdır.
… reform sürecinin gerçekten “ortak akıl” ile yürütülüp yürütülmeyeceği, sadece yapılan çağrılarla değil, hazırlanacak düzenlemelerin içeriğinde yer alacak denge-denetim mekanizmalarıyla ölçülebilecektir.
… İktidarın 2024 yerel seçimlerinde büyükşehirlerin çoğunu muhalefete kaptırmasının ardından bu düzenleme bir anda gündeme geldi. Sözde hizmet eksikliği, aslında iktidarın bu şehirlerdeki gücünü kaybetmesiyle fark edildi.
… Karşımızda, iki farklı yol ayrımı vardır: Ya yerel demokrasiyi güçlendiren, katılımcı, şeffaf, mali açıdan sürdürülebilir ve merkezi yönetimle dengeli ilişkiler kurabilen bir model inşa edilecek; ya da yetkilerin tek elde toplandığı, yerel özerkliği zayıflatan, merkezileşmeyi kurumsallaştıran bir yapı hâkim olacaktır.
… Demokratik katılımı önceleyen, hizmet sunum kapasitesi yüksek ve toplumsal taleplere duyarlı bir yerel yönetim anlayışı, çağdaş kamu yönetiminin vazgeçilmezidir.
… Unutulmamalıdır ki, iyi kurgulanmış bir yerel yönetim sistemi yalnızca kamu hizmetlerinin etkinliğini artırmaz; aynı zamanda toplumsal barışı, bölgesel kalkınmayı ve demokratik olgunluğu da güçlendirir. Bu reform süreci, eğer doğru yönlendirilirse, Türkiye için önemli bir fırsata dönüşebilir. Ancak merkeziyetçi eğilimlerin gölgesinde kalırsa, bu süreç reform değil, kontrol ve tahakküm aracına dönüşür.
… Bu eşiği nasıl aşacağımız, Türkiye’nin sadece bugününü değil, yarınını da şekillendirecektir.”
Doç. Dr. Ergül Halisçelik’in yazısına aşağıdaki linkten de ulaşabilirsiniz.
Yorumlar