DOLAR 39,9052 EURO 46,9246 STERLİN 54,8720 GRAM ALTIN 4.228,45 BIST 100 9.404,89 BITCOIN $107.566
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama

HABERLER

ABB Başkanı Mansur Yavaş: Korktuğumuz hiçbir şey yok!

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalara ilişkin, “Bizler namusuyla, şerefiyle yaşayan insanlarız. Yani bazı iftiracıların karalamalarıyla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz. Varsa soruşturulsun, usulüne uygun bir şekilde hepimizinki canlı yayınlansın. Korktuğumuz hiçbir şey yok. Bu iktidarı değiştirmek için de sonuna kadar direneceğiz. Elimizden gelen her şeyi yapacağız” diye konuştu.

Giriş: 09.07.2025 12:47
Paylaş
ABB Başkanı Mansur Yavaş: Korktuğumuz hiçbir şey yok!

ABB Başkanı Mansur Yavaş, SMART Ankara Projesi "Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planı" etkinliğinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yavaş, kendisine yöneltilen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın tutuklanmasına yönelik kararı ve dün MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, soruşturmaların TRT'den canlı yayınlanmasının mümkün olduğuna ilişkin söylemlerini şöyle değerlendirdi:

“Biz zaten başından beri Ekrem Başkan’ın bütün yargılamalarının canlı yapılmasını istiyoruz. Çünkü şu ana kadar yapılan yargılamaların hepsinde hukuka aykırı ne varsa onlar yapıldı. Ben birkaç örnek vereyim; daha avukatların eline geçmeden, dosyadaki bazı bilgilerin birtakım basınla paylaşılması, gizli olması gereken ifadelerin ortalığa saçılması, televizyonlardan etkileyecek şekilde dezanformasyonların yapılması gibi birçok şeye karşılaştık. Yargı, yargılamayı Türk milleti adına yapar. Bu yargılamayı yaparken yargılamanın aleni bir şekilde, bütün milletin göreceği şekilde suç varsa suçlunun, yoksa da yargılamanın ne şekilde yapıldığının şeffaf bir şekilde paylaşılması lazım. Şeffaflık sadece kamu yönetiminde değil, yargıda da olması lazım. Çok makul buluyorum.

"Eğer birisi bir şeyi iddia ediyor, diğeri de inkar ediyorsa, yan delillerle desteklemeden bir kişinin ifadesine itibar edemezsiniz"

Zeydan Başkan’ın tutuklanmasını da şöyle değerlendireyim; 11 yıl geçmiş, hiçbir soruşturma yapmamışsınız ve birden bire kendilerini kurtarmak için birtakım iftiralar atan bir şahsın tek başına ifadesiyle Zeydan Başkan’ı tutukluyorsunuz. Hukukta şöyle bir şey vardır; ceza yargılamasında herkesin ifadesi eşit ağırlıktadır. Eğer birisi bir şeyi iddia ediyor, diğeri de inkar ediyorsa, yan delillerle desteklemeden bir kişinin ifadesine itibar edemezsiniz. 11 yıl önce olmuş bir olay iddia ediliyor ve bundan dolayı da Adana Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklanıyor. Bu çok vahim bir durumdur.

"Tamamen siyasi bir operasyondur"

Dolayısıyla bunun adına yargılama, soruşturma demek mümkün değil. Tamamen siyasi bir operasyondur. Ben şöyle düşünüyorum; Zeydan Başkan, bugüne kadar pırıl pırıl geçmişi olan birisidir. Siz kalkıp da neredeyse ihale mafyası adını alacak şekilde binlerce ihaleye girmiş bir şahsın ifadesi ile pırıl pırıl bir insanı lekeliyorsanız, bunun adı yargılama  değildir. İnsanların namusu, şerefi, haysiyeti vardır. Adil bir şekilde yarrgılanmasına kimsenin itirazı yok. Ama siz 4483 sayılı memurların yargılanması hakkındaki kanunu bir kenara atarsanız, Sayıştay'ın yaptığı denetimler yokmuş gibi davranırsanız, bir insanı peşin suçlu ilan edecek şekilde tutuklarsanız bu yanlış. Tutuklama en son yapılabilecek bir şeydir. İkametgahı sabit. 11 yıl önce olmuş, 11 yıldır dellilleri değiştirmemiş -varsa böyle bir olay- niye tutukluyorsunuz ki? Adana halkına hizmet etmesinin niye önüne geçiyorsunuz? Bunun anlamı yok.

"İş artık yargılamadan çıktı, bir operasyona döndü"

Aynı şekilde Adıyaman Belediye Başkanımız... Velev ki demiş ki müteahhide, ‘şuradaki depremzedelerin yediği lokantaya şu kadar borcumuz var bunu ödeyin’ demiş. Bırakın Allah aşkına! Bundan dolayı milletvekilliği yapmış, hukukçu kimliği olan ve Adıyaman’da yüzde 50’nin üzerinde bir oy ile seçilen bir belediye başkanını ev hapsine mahkum edemezsiniz. Yargılayın ama bu şekildeki tedbirler istisnai tedbirlerdir. Dolayısıyla iş artık yargılamadan çıktı, bir operasyona döndü.

"Ankara’ya operasyon olması için hiçbir sebep yok"

Ben 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Bir tane yolsuzluk soruşturmasıyla muhatap olmadım. Şu anda benimle ilgili bir tek soruşturma yok. Bazılarının iddialarıyla ilgili müfettişlerin yaptığı birkaç tane inceleme var o kadar. Nedir yani? Önüne gelen ‘Ankara’ya da operasyon olacak mı?’ Ankara’ya operasyon olması için hiçbir sebep yok. Olsa olsa bir iftira ile karşı karşıya kalabiliriz. Böyle yöneticilik olmaz. Biz karşı tarafta kim varsa onlarla siyaseten yarışmak istiyoruz. Biz ‘daha iyi yönetiriz’ diye iddia ettik, geldik, seçildik. İkinci defa da halk memnun kaldı ki birdaha, daha yüksek oy ile seçti. Şimdi böyle seçilmiş insanları bir şekilde görevinden etmeye kalkmak, görevden almaya kalkmak son derece yanlış. Dolayısıyla ne hukuka ne de ahlaka aykırı.

"Bazı iftiracıların karalamalarıyla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz"

Bizler namusuyla, şerefiyle yaşayan insanlarız. Yani bazı iftiracıların karalamalarıyla kamuoyunun karşısına çıkmak istemiyoruz. Varsa soruşturulsun, usulüne uygun bir şekilde hepimizinki canlı yayınlansın. Korktuğumuz hiçbir şey yok. Bu iktidarı değiştirmek için de sonuna kadar direneceğiz. Elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bunu neden söylüyroum? Çünkü iddiamız şu; adil yargılama diye bir şey yok, hukukun üstünlüğü diye bir şey kalmadı maalesef. Eğer adil yargılanma olsaydı bu şahıs 300 tane AK Partili belediyelerden ihale almış. Yani onlar sütten çıkma ak kaşık mıdır? Hiç mi bir şey olmamıştır? Yani göstermelik de olsa bari bir tane soruşturma yapsınlar. O dahi yok. Neyi gösteriyor? Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin başarısını bu şekilde gölgelemek istiyorlar. Onun için biz sonuna kadar direneceğiz. Bu iktidarı değiştirip gerçekten hukukun üstünlüğüne dayalı, adaletin herkese anayasa önünde eşit uygulandığı bir sistemi mutlaka yapmak zorundayız ve inşallah bunu da yapacağız.”

"Sonuna kadar direneceğiz ve inşallah bu iktidarı değiştireceğiz"

Yavaş, kendisine yöneltilen, "‘Eğer başkanların önünü kesmek, onları çalıştırmamaksa amaç ben hemen görevi bırakmaya razıyım’ diye açıklamalarınız oldu. Bunu nasıl değerlendirirsiniz" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Amaçları bizden kurtulmaksa, bunun yolu siyaseten kurtulmak. Nedir? Bir daha seçim olur. Gerçi ben son dönemim dedim. Ama siz belediyeleri çalıştırmamak için biraz önce verdiğim örneklerle birtakım iftiralar, karalamalar yapacaksanız, tertemiz insanları bu şekilde olmadık şeylerle müfterilerin laflarıyla suçlayacaksanız, bu sistemin adı demokrasi falan olmaz. Onu kastetmek istedim. Sözümüzün arkasındayız. Sonuna kadar direneceğiz ve inşallah bu iktidarı değiştireceğiz. Otoriterlik arttıkça, hukuksuzluk artıyor. Hukuksuzluk arttıkça otoriterlik artıyor artıyor belki ama sonuç itibarıyla ben Türk milletinin sağduyusuna güveniyorum. Sandıktan gereken cevabı şiddetli bir şekilde verecektir. Mesele burada, ondan sonra gelecek yönetimin hukuka uygun bir şekilde, rövanş hukuku olmadan çalışacak bir sistemi kurmasıdır. İnşallah o da olacak.”

"Son günlerde yapılan hiçbir işlemden kamuoyu tatmin değil"

Yavaş, bir gazetecinin sorusunun üzerine Sözcü TV'nin kapatılmasını şöyle değerlendirdi:

“Hangi birini söyleyeyim? Yani şu sırada ‘evet bu hukuka uygun oldu’ dediğimiz hiçbir şey yok. Tekrar söylüyorum. Bu tür yasaklamalar, engellemeler ya da operasyonların hepsi Türk milleti adına yapılması gereken şeyler. Şeffaf olunması lazım ve vatandaşın böyle bir uygulamada, yasaklamada, mahkumiyette ‘evet hak yerini buldu. Böyle olması gerekiyordu’ demesi lazım. Yani kamuoyunun tatmin olması lazım. Son günlerde yapılan hiçbir işlemden kamuoyu tatmin değil. Ailelere kadar ulaşılan bir zorlama var. ‘Tutuklayacağım seni ya da bir şeyler söyle’ der gibi uygulamalar var. Maalesef bunların hiçbir hukukta yeri yok. Yargıtay kararları ortada. Dolayısıyla hukuktan şaşmayacağız. Hukuk herkese lazım. İstisnası yok bunun. Hukuksuzluk yapanlara da hukuk lazım. Bu da ne ile olur? Adil bir yönetimle olur.”

Yorumlar

Haber Arama